Доклады Международного конгресса ИИСАА. Т. 1
II. Middle East, Caucasus and Central Asia / Ближний Восток, Кавказ и Центральная Азия 82 Proceedings of the International Congress on Historiography and Source Studies of Asia and Africa.Vol. I. 2020 dilin acaip şivesi de beraber gelmişti. Hemen her gördüklerini beğeniyorlardı: « Haraşo !» galiba, bu kelime «güzel, âlâ!» mânasına geliyordu ve İstanbul halkı da beyaz tenli, pürüzsüz cildli, boylu boslu Rus kadınlarına bu ismi takmıştı: Haraşo … En işkenceli, zalim bir ölümden kurtulanlar için, selâmete erince, elbette hayat ve hayatın ufak tefek zevklerini temin güzel görünürdü. Bu ruhî haletle beğenilmiyecek şeyleri de sefaleti ve gurbeti de hoş buluyorlardı.” 1 (“Hemet Nina in Istanbul, during the influx of Russian refugees... The strange accent of a foreign language came together. They liked almost everything they saw: « Harasho !», they were saying. I think that word means «beautiful, good!». Then, the people of Istanbul gave this name to light and smooth-skinned, tall Russian women: Harasho ...”. Şimdiye kadar haraşo kelimesi müstesna rusçadan dilimize kelime girmemişti. Onun için bu oktiyabr'ı yadırgadım ve Orhan Seyfi Orhon bu türlü yabancı kelimelere de ilişmemi istediği için aleyhine yazıyorum. 2 (Until now, the word harasho did not enter into our language from the exceptional Russian. That's why I find the word «oktiyabr» odd). The meaning of haircut style was also used in the literary language in the following years: İstanbul’un atlı tramvayı, şehirde ilk sinematograf, ilk otomobil, ilk dans merakı, ilk « haraşo saç » denilen kadınlar arasında saç kesme merakı... 3 (The horse-drawn tram of Istanbul, the first cinematograph in the city, the first car, the first dance curiosity, the first haircut style among women called “harasho hair” etc.). The meaning of a kind of wool weave, can also be found in literary language: Ne de hamarat ne de el çabukluğu ile ve ne güzel şeyler örerdi!.. Kendisine şık şık kazaklar yapardı. Önü kapalı, açık, kollu, kolsuz bir sürü kazak... Ne örgüler bilmezdi ki... Hepsinin de türlü türlü adları vardı. Meselâ, «Kâtip çimdiği», «Pirinç örgü», «Yaprak örgü», « Haraşo örgü », Lâstik örgü», «Düz örgü» ve daha hatırımda tutamadığım bir sürü örgü ismi... 1 Refik Halid. Çete // Akşam newspaper . 15 June 1939. P. 6. 2 T. İ. Echos. Our View October! // Ulus newspaper . Ankara. 2 June 1943. P. 2. 3 News // Akşam newspaper . Istanbul. 2 March 1946. P. 5.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=